Çocuklar kendilerine saygı duymayı öğrenir. Terapi süreci boyunca terapist, çocuğun davranışlarından bağımsız olarak sürekli bir takdir ve saygı iletir çocuğa. Çocuklar terapistin saygısından, kendisine saygı duyulduğunu algılar ve deneyimlerler. Değerlendirmenin olmadığı ve hep var olan kabulün bulunmasından, bu saygıyı içselleştirirler ve böylece kendilerine saygı duymayı öğrenirler. Kendisine saygı duymayı öğrenen çocuk diğerlerine de saygı duymayı öğrenir.
Çocuklar kendi duygularının kabul edilebilir olduğunu öğrenirler. Duygularının yoğunluğunu dahi anlayan ve kabul eden bir yetişkinin varlığında kendi duygularını canlandırma süreci boyunca, çocuklar tüm duygularının kabul edilebilir olduğunu öğrenirler. Bu kabulü deneyimledikçe duygularını ifade etme konusunda daha açık olmaya başlarlar.
Çocuklar duygularını bilinçli olarak ifade etmeyi öğrenirler. Çocukların duyguları açık biçimde ifade edildiğinde ve kabul edildiğinde, yoğunluklarını kaybederler ve uygun biçimde kolaylıkla kontrol edilebilirler. Çocuklar bilinçli olarak duygularını kontrol etmeyi öğrendikleri için artık bu duygular tarafından kontrol edilemezler. Bu, artık çocukların bu duyguların ötesine gitmesinde çocuklar için özgürleştirici bir süreçtir.
Çocuklar kendileri için sorumluluk üstlenmeyi öğrenirler. Gelişimin doğal sürecinde çocuklar bağımsızlık ve özgüven için çabalarlar. Fakat sıklıkla bu çabalarında, iyi niyetli olmalarına rağmen, idareyi ele alarak çocuklar adına birtakım şeyleri yapan ve böylece kendileri için sorumluluk hissetmelerini deneyimleme imkanlarından mahrum bırakan yetişkinler tarafından engellenirler. Terapi sürecinde ise terapist, çocuğun her şeyin altından kalkacağına dair becerisine inanır ve onların kendi güçlerini keşfetme fırsatlarına engel olmaz. Terapist, çocuklara kendileri için bir şeyler yapmak adına cebelleşmelerine izin verdiği için, çocuklar sorumluluk üstlenmeyi öğrenirler ve bunun nasıl bir his olduğunu keşfederler.
Çocuklar problemlerle yüzleşmede yaratıcı olmayı ve altından kalkmayı öğrenirler. Çocuklara kendileri için bir şeyleri halletmelerine, problemlere kendi çözüm yollarını türetmelerine, kendi işlerini tamamlamalarına izin verildiğinde, kendi yaratıcı kaynakları açığa çıkar ve gelişir. Kendi başlarına bir şeyler yapmaktan dolayı bir doyum deneyimlerler. Çocuk kendi problemini çözme imkanına başta dirense dahi, özün yaratıcı eğilimi terapistin süregelen sabrına cevaben ortaya çıkar.
Çocuklar kendilerini kontrol etmeyi ve kendilerini yönlendirmeyi öğrenirler. Kontrolde olmayı deneyimlemek için imkanlar yoksa kendini kontrol etmeyi ve yönlendirmeyi öğrenmek imkansızdır. Buna rağmen çocukların hayatındaki önemli yetişkinler ile etkileşimleri incelendiğinde, çocukların hayatında bu gibi imkanların yokluğu çok kuvvetli bir biçimde belirgindir. Çocukların hayatındaki birçok diğer yetişkinin aksine, oyun terapisti çocuklar için karar almaz veya direkt olarak onları kontrol etmeye çalışmaz. Oyun odasındaki çocukların kendi kararlarını vermelerine izin verilir.
Çocuklar adım adım, duygu seviyesinde kendilerini kabul etmeyi öğrenirler. Çocuklar, terapistin koşullu beklentileri olmadan oldukları gibi kabul edildiklerini deneyimledikçe, adım adım bazen de fark edilmez yollarla, kendilerini değerli olarak kabul etmeye başlarlar. Terapist açıkça çocuklara kabul edildiklerini söylemez. Kabul etme, terapistin sözel veya sözel olmayan bir yolla ilettiği davranışsal bir mesajdır. Kabul etme ilk çocuklar tarafından hissedilir. Daha sonra oldukları kişi olarak yargılanmadan kabul edildiklerini, farklı olmalarının istenmediğini deneyimledikçe onlara bilinir hale gelir. Bu kendini kabulün artması, olumlu öz kavramının gelişmesinde başlıca katkı sağlayan unsurdur.
Çocuklar seçimler yapmayı ve seçimlerinden sorumlu olmayı öğrenirler. Hayat, bitmek bilmeyen seçenekler dizisini gerektirir. Fakat, çocuklar, seçim yapma sürecini deneyimlemelerine izin verilmezse seçim yapmayı veya seçim yapmanın nasıl hissettirdiğini nasıl öğrenebilirler? Kararsızlık, cebelleşme, kaçınma isteği, yetersiz hissetme, endişe…Bundan dolayı terapist çocuklar için çizimde ne renk boya kullanılacağı veya hangi oyuncakla oynanacağı gibi en basit seçimi bile yapmaktan kaçınır. Bunlar olgunlaşmada büyümenin arzulanan göstergeleridir.
Çocuk Gelişimci / Oyun Terapisti Öznur KELEŞ